top of page
Defterler

Subscribe to Newsletter
Practical productivity tips, valuable life advice, and top industry insights—delivered straight to your inbox every week with our newsletter!

Eleştirilme Korkusu


ree

Bir çoğumuzun ödü kopuyor eleştirilmekten. O kadar korkuyoruz ki, biri bir şey deyip de ağzımızın tadı kaçmasın diye bir çok şeye başlayamıyoruz. Kim bilir hangi yeteneklerimizi görmezden geldik, kim bilir nelere sustuk, kim bilir kaç fırsatı elimizin tersiyle ittik bu korkular yüzünden?


Özellikle bizim neslin büyük çoğunluğunda bu korkular fazlasıyla mevcut. Bunun temel nedeninin, elalem için yaşayan ebeveynlerimizden kaynaklandığını düşünüyorum. Bizim çocukluğumuzda, önce ailemiz, sonra konu komşu, akrabalar, eş dost derken herkes herkesi hunharca eleştirme hakkına sahipti. Hal böyle olunca milletin ağzına düşmektense çoğu zaman yerimizden kıpırdamadık.


Elalem ne der kültüründen geldiğimiz için mi, elalem bir şey dediğinde dünyamız başımıza yıkılıyor?

Her şey farkındalıkla başlar


Benim de bir çoğunuz gibi eleştirilme korkum vardı. Uzun yıllar böyle bir korkum olduğunu bile farketmeden yaşayıp gidiyordum. Büyük bir ihtimalle içerde bir yerde korkumu biliyordum ama üstesinden gelebileceğimin farkında değildim. Benim farkındalığım sosyal medya üzerinden görünür olunca, aldığım eleştirilerle oluştu. Çok büyük bir görünürlüğüm olmamasına rağmen ben de bir çokları gibi haksız yere eleştiriliyordum. Hala eleştiriliyorum, fakat artık hiç olumsuz etkilenmiyorum.


Birgün yazdığım bir şeye, olumsuz bir eleştiri alınca üzülüp sinirlendiğimi farkettim. Başka farkındalıklarım da gelişmiş olacak ki bu duygudan rahatsız olmuştum. Nasıl oluyor da benim yazdığım bir şeye bu kadar nefret kusabiliyordu? Sonra konuyu biraz daha irdelediğimde, sırf bu tarz toksik eleştiriler yüzünden bazen fikrimi paylaşmaktan vazgeçtiğim anlar olduğunu farkettim. Kendi düşüncelerimi özgürce ifade edemeyeceksem ne diye kullanıyorum o platformları diye bir düşünmeye başlayınca ipin ucunu yakalamış oldum.


Eleştiriyi masaya yatırmakta fayda var.


Bu duygu durumunu değiştirmeye karar verdim. Öncelikle eleştirileri iyi analiz etmeliydim. Ben de işe o noktadan başladım. Bilim adamları, sanatçılar, profesyonel sporcular, hatta profesörler, aklınıza gelebilecek herkes ve her şey sürekli olarak negatif, haksız eleştirilere maruz kalıyor. Siz dünyanın en güzel işini de ortaya koysanız, birileri gelecek ve işinizi yerin dibine sokacaktır. Bundan kaçış yok! Benim de böyle yorumlar almamdan daha doğal bir şey yoktu. İşe iyi yanından bakarsam, eleştiriliyordum çünkü birileri beni takip ediyordu!


Toksik yorumlar!


Farkındalığımın geliştiği o yorumu hatırlamıyorum ama size başka bir örnek vereceğim. Bazen yazılarıma, birileri gelip “bomboş bir yazı!”, “zaman kaybı!” gibi yorumlar yazıyordu. O zamanlar benim sinirler yerinden oynuyordu. Yorumun beni geliştirici hiç bir yanı olmadığı açıktı. Fakat beni sinirlendirmeyi hatta zaman zaman üzmeyi başarıyordu.


Yorumu yazana kişiyi anlamam lazımdı. Muhtemelen yorumun sahibi o güne kadar hiç bir yazı ortaya çıkarmamıştır. Çünkü üreten birisi başka birine bu şekilde eleştiri yapmaz, üretime ve sürecine saygısı vardır. Muhtemelen hiç bir şey üretmemiş tecrübesiz birinin, yaptığınız işi bu şekilde eleştirmesi (belki aşağılaması) aslında yok hükmündedir! Kaldı ki yorum tarzı o kişinin seviyesini de gösterir. Yani taktir etmeyeceğiniz birinin eleştirisinin mantık olarak sizi etkilememesi lazım. O kişinin bunu neden yaptığını anlarsanız, konun sizinle değil kendisiyle alakalı olduğunu anlayacaksınız. Kendisinde olan bir eksiği sizin üzerinizden yansıtıyor olabilir. Belki de hep yazı yazmak istemiştir? Belki de bu konuda yeteneği olduğunu düşünüyordur? Öyle ya siz böyle yazabildiyseniz o çok daha iyisini yazabilirdi? Elbette yazabilir fakat yazmıyor. Olay da tam burada kendini gösteriyor. Yazmadığı için yazan birileri onu rahatsız ediyordur. Kısacası bu yorum çok büyük ölçüde bizimle ilgili değildir. Fakat bizim geçmişten gelen eleştirilme korkumuzla birleşince ortaya tatsız duygu ve düşünceler yayılıyor. Bu farkındalık beni çok büyük ölçüde rahatlatmıştı. Ondan sonra bu ve benzeri eleştirileri hızlıca farkedip, bir daha aynı tuzağa düşmedim.


Geliştirici olmayan, toksik yorumların, yorumu yapan kişinin kendisiyle alakalı olduğunu anladığım gün bu konu benim için sorun olmaktan büyük ölçüde çıktı.

Yapıcı eleştiriler de vardır!


Her eleştiri negatif algılanmamalıdır. Bazı eleştiriler sizi başka noktalara götürebilir. Uslup bu konuda belirliyici noktadır. Sizinle aynı fikirde olmadığını dile getiren insanlar olabilir ve size başka bir bakış açısıyla yeni fikirler sağlayabilir. Örneğin, birileri yaptığınız çalışmanın güzel olduğunu fakat bazı konuların eksik olduğunu söyleyebilir. Bunu usturuplu bir dille ifade etmelerine rağmen sizi rahatsız ediyorsa, burada biraz düşünmek lazım. Bu eleştiri beni neden rahatsız etti? Çocukluğunuzdan beri negatif eleştirilere maruz kaldıysanız, her eleştiriyi tehdit olarak algılıyor olabilirsiniz. Bu şekilde aldığınız eleştirileri, insanların aynı konuya farklı bir açıdan bakıyor gibi yorumlarsanız ortada bir problem kalmıyor. Dahası bazen bu eleştiriler size yeni perspektifler de kazandırabilir. Bu durumda bu eleştiriler sizi ileriye taşıyabilir.


Bir başka tip eleştiri daha vardır.


Bazen de uygun bir dille eleştirilirsiniz. En yakınlarınız bu tarz eleştirileri sıkça yapar. Aslında sizin iyiliğinizi istiyorlardır (en azından öyle olduğunu umarız!) ve sizi bazı konularda eleştirirler. Bu bazen giydiğiniz bir kıyafet hakkında olabilir:


“Tatım, çok güzel olmuşsun ama bu pantolon bu kombinle çok uyumlu değil gibi.”


Burada aslında sadece fikrini dile getiriyor ama sizi eleştirdiğinin farkında bile değil! Pekâlâ bu eleştirilere katılmıyor olabilirsiniz. Eleştiriyi tartışmanın sizi bir yere taşıyacağına da inanmıyorsunuzdur. Yani ortada ne toksik ne de sizi ileriye taşıyacak cinsten bir eleştiri var. Bu durumda yapılacak olan şu: Nazikçe eleştiri için teşekkür edip, katılmadığınızı söyleyin ve konuyu kapatın. Onları durdurmazsanız, bu tarz eleştiriler bir ömür boyu devam edebilir. Bu yüzden, zamanında ve yerinde müdahale etmek en doğrusudur.


. . .


Eleştirilme korkusu, hayatımızı kısıtlayan bir zincir gibidir. Bu zincirleri kırmak, öncelikle kendimize olan güvenimizi pekiştirmek ve eleştirileri doğru analiz etmekle mümkündür. Toksik eleştirilerden arınarak, yapıcı olanlara kulak vermek bizi daha güçlü kılar. Her eleştiriyi bir öğrenme fırsatı olarak görmek kendimizi geliştirmenin anahtarıdır. Unutmayalım ki kendi değerimizi bilmek ve bu değeri savunmak, eleştirilerin üstesinden gelmenin en etkili yoludur. Hayat, başkalarının ne dediğiyle değil, bizim ne yapmaya cesaret ettiğimizle şekillenir. Eleştirileri aşmak, cesur adımlar atmak ve kendimizi özgürce ifade etmek, bizi gerçek potansiyelimize ulaştıracaktır.


Bir sonraki yazıya kadar esen kalın

 
 
 

Yorumlar


bottom of page