top of page
Defterler

Subscribe to Newsletter
Practical productivity tips, valuable life advice, and top industry insights—delivered straight to your inbox every week with our newsletter!

Yedi soruyla daha iyi öğrenme



Sürekli yeni bir şeyler öğrenmek istiyoruz, ancak neyi öğreneceğimizi ve nereden başlayacağımızı bilmiyoruz. Belki uzun zamandır öğrenmek istediğiniz bir programlama dili var, bir türlü gerekli motivasyonu bulamıyorsunuz. Veya başlıyorsunuz, ancak bir kaç hafta çalıştıktan sonra gerisi gelmiyor. Her sene İngilizce öğreneceğim diye kendinize söz veriyorsunuz, bu seneyi de pas geçiyorsunuz. Çocukluk hayaliniz olan gitar çalmak konusunda çok isteklisiniz, fakat nasıl oluyor da bir türlü vakit bulup öğrenemiyorsunuz? Bu ve benzeri durumlar size bir yerden tanıdık geliyor mu? Eğer öyleyse, sizi yazının devamını okumaya davet ediyorum.


Teknoloji öyle bir hızla ilerliyor ki yapay zekası, robotu, akıllı araçları vs derken neresinden tutsak elimizde kalacak gibi duruyor. Öğrenmemiz gereken çok şey var, bunlara yetişmek bazen imkansız gibi geliyor. Bazen, teknolojinin önünde ezildiğimizi düşünüyoruz. Geçenlerde gündemimize bomba gibi düşen, OpenAI tarafından eğitilen bir dil modeli ile ezilmekte başka bir boyuta geçtik. İşimizi elimizden mi alacak haykırışları yükselmeye başladı bile! Neyse ki bir kaç zıpır soru sorarak elamanı mat ettik de yüreklere bir nebze su serptik. Bütün bu teknolojik gelişmeler gelişmeye devam ede dursun, bizim kendimizi geliştirmekten başka bir çaremiz yok! Eğer hayata gelmemizin bir amacı varsa, benim buna verilecek en iyi cevabım “öğrenmek” olur. O yüzden ne yapıp ne edip, kendimizi daha iyi tanıyıp, nasıl daha iyi öğreniriz bunun peşine düşmek gerek. Evet uzun lafın kısası, bütün mesele öğrenmeyi öğrenmekten geçiyor.


Uzun zamandır bu sorunun cevabını arıyorum. Nasıl daha iyi ve hızlı öğrenebilirim. Bolca araştırma ve kendimi didiklemelerim sonucunda kendime böyle bir yol haritası çıkardım. Bugün size 7 soruyla nasıl daha iyi öğrenebiliriz bunu anlatmak istiyorum.


Niçin öğrenmek istiyorsunuz?


Bu soruya verilecek cevabınız çok tatmin edici değilse, öğrenmeye başlamanız büyük ihtimalle hüsranla sonuçlanacak. O kadar öğrenecek şey varken, ben bunu öğrenmek için neden zaman ayırmalıyım? Kendinizi kandırmadan, bu sorunun cevabının peşine düşün. Verdiğiniz cevaplar sizi heyecanlandırmaya başladıysa, doğru yoldasınız! Düşünmeye devam edin ve somut hayaller kurun. Kurduğunuz hayalleri detaylandırın, gözünüzde canlandırın. Gitgide daha fazla heyecan duymaya başlayacaksınız. Öğrenme amacınızı somut hedefler haline getirdiğiniz noktada, gereken ilk adımı başarıyla tamamlamış oluyorsunuz. Bir sonraki soruya geçebilirsiniz.


Psikolojik olarak hazır mısınız?


Diğer bir kilit nokta, işin psikolojik boyutu. Bu kısımı bir çok kişinin atladığını düşünüyorum. Öğrenilmiş çaresizliklerinizle yola çıkamazsınız, çıksanız da yolun sonuna varamazsınız. Geçmişinizden getirdiğiniz, bu bazen aile, okul, arkadaş veya akrabalar olabiliyor, yetersizlik duygularını çok dikkatlice ele alıp, bunların üzerinizdeki negatif etkilerini azaltmanın yollarına odaklanmalısınız. Bir çok insandan “benim dil öğrenmeye yeteneğim yok” diye bir cümle duyuyorum. Nasıl oluyor da bütün Türklerin ortak problemi dil öğrenmek olabilir. Bunun arkasında yatan sebebin geçmişte yaşadığımız kötü tecrübeler olduğuna dair inancım her geçen gün biraz daha artıyor. Yaptığınız bir telaffuz hatası, küçükken okul arkadaşlarınız tarafından alay konusu olduysa, kendinizi bir ömür boyu yetersiz hissedebilirsiniz. Oysa ki dil öğrenmenin çok doğal bir süreç olduğu, bütün bebeklerin, yeteneği ne olursa olsun önünde sonunda bir dili öğrendiği gün gibi ortada olan bir gerçek. Kendinizi bir konuda yetersiz hissediyorsanız, bu yetersizlik hissinin arkasında yatan gerçeği aramakta fayda olduğuna inanıyorum.


Bir öğrenme metodunuz var mı?


Hepimizin farklı mizaçları olduğu gibi, hepimizin farklı öğrenme şekilleri var. Öğrenme metodunuzu bulmaya çalışmak ve bulmak sizi farklı bir noktaya taşıyacaktır. Çok farklı öğrenme teknikleri var ama temelde 2 gruba ayrılabilir:


  1. Bir çok insanın dinleyerek, bir eğitmeni takip ederek öğrendiğini gözlemledim. Zaten bu yüzden çok fazla online eğitim platformları var. Eğer bu şekilde iyi öğrendiğinizi düşünüyorsanız, kendinize uygun online bir eğitim bulabilirsiniz.


  2. Okuyarak ve kendi kendine öğrenen bir başka grup var. Onlar daha çok görsel kaynakları tercih etmekteler. Birinin anlatımına çok fazla odaklanamayıp, kendi kendine keşfetmekten hoşlananlar. Ben bu gruba girdiğimi düşünüyorum.



Aslında öğrenme tekniğini bulmak işin sadece başlangıcını oluşturuyor. Asıl mesele kendi öğrenme paterninizi geliştirmekte. Öğrenme paterni, yeni bir konu öğrenmek istediğinizde izlenecek yollar. Bu konu ayrıca yazı olacak kadar değerli, bunun üzerine bir başka yazıda buluşalım.


Kaynak sorunuyla nasıl başa çıkılır?


Geldik günümüzün sorununa, kaynak bolluğu! Çok fazla kaynak olması nasıl oluyor da sorun oluyor diye düşünüyor olabilirsiniz. Eğer bu kaynakları iyi yönetemezseniz, oldukça büyük bir sorunla karşı karşıyasınız. Tıpkı yönetilemeyen her şey gibi! Yukarıdaki bütün sorulara cevaplar verdiğinizi düşünelim, arkasından gelecek soru, öğrenmeye nasıl başlamalıyım? Hangi kaynakları kullanmalıyım? İnternet elimizin altındayken, hangi kaynağın size uygun olduğunu bulmak oldukça kolay. Fakat bir kaynakta karar kıldıktan sonra bir diğerinin de iyi olduğunu farkedip diğerini de takip edeyim dediğiniz noktada işler sarpa sarıyor. Çok eski yazılımcılara, yazılıma nasıl başladınız dediğinizde hep benzer cevapları alırsınız. “Elime bir tane yazılım kitabı geçmişti, o kitabı defalarca okuyup, uyguluyordum”. Bir başka kaynak olmadığı için durup, durup aynı kitabı tekrar etmek! Evet bütün sihir bu, onlarca kitaba bakmaktansa, birini onlarca kez tekrar etmek!


Zaman yönetimi nasıl olmalı?


Kitaplar, kurslar bulundu, gerekli motivasyon var, engelleyici unsurlar ortadan kalktı. Her şey güzel ama ben zaman bulamıyorum diyorsanız, zaman yönetimiyle ilgili probleminiz olabilir. Zaman yönetimi kendi başına büyük bir konu olmasına rağmen, benim kullandığım küçük bir zaman yönetimi hilesi var. Her şeyin bir zamanı var ilkesi! Hedefiniz İngilizce öğrenmekse, gün içinde İngilizce öğrenme zaman aralığınız olmalı. Gün içinde size uygun olacak bir zaman aralığını, sadece bu iş için ayırmalısınız. Bunun en büyük artısı zamanım yok diye bir bahaneniz kalmamasıdır. Akşamları 8-9 arası, belirlediğiniz bir lokasyonda oturup çalışacaksınız. Ne zaman çalışacağım sorusunu kendinize sorduğunuz an, bu konuyu büyük ihtimalle erteleyeceksinizdir.


Gerçekçi olmayan hedeflerden nasıl kaçınılır?


Bir diğer yapılan hata, kendimize uygun olmayan hedefler koymak. Bitirilmesi gereken bir kitap var, eğer siz ben bunu 2 haftada bitiririm diye bir hedef koyarsanız büyük ihtimalle bu sizde bir strese sebep olacak. Ayrıca özel bir durumunuz yoksa, zaman belirtmenin öğrenme üzerinde negatif etki yarattığına inanıyorum. Amacımız kitabı bitirmek olmamalı, asıl amaç konuyu öğrenmek olmalı. O yüzden kitabın ne kadar sürede bittiği ile ilgilenmektense, günlük çalışma saatinize ne kadar sadık kalıp, ne öğrendiğinize odaklanmak çok daha akıllıca bir iş olacaktır.


Devamlılık nasıl sağlarım?


Her şey çok iyi gidiyor, güzel güzel öğreniyorken bir şeyler olur ve devamlılık kaybolur. Çalışmayı bırakırsınız. Bir gün, iki gün derken bir daha eski temponuza dönemezsiniz. Öğrendiğiniz 3-5 şey de kısa bir süre sonra unutulup gider. Bu da bir yerden tanıdık geliyordur bir çoğunuza değil mi? Bence en trajik son bu! O kadar emek, çaba zahmet yok oluyor. Bu durumla başa çıkmanın bir kaç yolu var. Öncelikle bu tarz kopmaların çok normal olduğunu kendinize hatırlatın. Hepimiz insanız ve ara ara motivasyon eksikliğinden veya başka sebeplerden çalışmayı bırakabiliriz. Kendinize anlayış gösterin. Eğer bir gün çalışamadıysanız ve ikinci gün de çalışmak istemiyorsanız, kendinize bir süre izin verebilirsiniz. Böylece her gün, bugün de çalışamadım hissini yaşamaktansa, kendi kendime izin verdim demiş olursunuz. Bu sürede ilk sorumuz olan bu konuyu “Niçin öğrenmek istiyorsunuz?” sorusunun cevaplarını kendinize hatırlatın. Eğer güçlü sebepleriniz varsa, önünde sonunda çalışmaya tekrar döneceksiniz.

 
 
 

Comments


bottom of page