Kendini Takdir Etmeyi Öğrenmek
- Meryem Alay
- 26 Tem 2024
- 3 dakikada okunur

Gözümüzü açar açmaz bu dünyaya, başta ebeveynlerimizden olmak üzere bir sürü takdir cümleleri duyarız. İlk adımlarımız, ilk gülüşler, ilk kelimeler hepsi birer kutlama ve takdir sebebidir. Yaşamımızın ilk 5-6 senesi övgüler ve kutlamalarla geçiyor (en azından sağlıklı ebeveynleriniz varsa). Bunun sonrasında başlayan okul yıllarında eğer başarılı bir öğrenciysek ebeveynlerimizin yanı sıra öğretmenlerimizden de duymaya başlarız takdir cümlelerini. Yavaş yavaş azalsa da kutlanacak şeyler okul hayatında da devam eder.
Artık yetişkin olup iş hayatına girdiğinizde tek tük övgü duyarsanız şanslı sayın kendinizi. Bu duruma yavaş yavaş alışsak da, küçüklükten duymaya alıştığımız takdir cümlelerini iş hayatında da duymak isteriz. İş hayatında bir çok yönetici çok cimridir bu konuda. Yöneticinin ağzından çıkan bir kaç pozitif cümlenin, motivasyonunuz üzerindeki olumlu etkisini maalesef her yönetici bilmiyor. Bunun bizim kültürümüzle alakalı olduğunu düşünüyorum. Bazı yöneticilerin bir insan işini yaptığı için takdire gerek olmadığını düşündüğünü, bazılarının da çalışanını şımartmamak, onların beklentisini yükseltmemek için sustuğunu gördüm. Kısacası bir çok yöneticinin bu küçük motivasyon kaynağını es geçtiğini gözlemledim. Yıllar yıllar önce iş hayatına yeni başladığım zamanlarda, yaptığım işin takdir edilmesini ben de bekliyordum. Bu beklentinin arkasındaki ana sebebin görülme isteği olduğunu çok sonra anladım. Taa bebekliğimizden gelen bir istek. Ben de burdayım, ben de bir şeyler yapıyorum, görün beni demekten başka bir anlamı yok bu beklentinin.
Maalesef bir çoğumuz iş hayatına girdiğinde öz güven problemleri yaşıyoruz. Yaptığımız işte yeterince iyi olmadığımızı düşünüp, yetersizlik duygusuyla savaşıyoruz. Bunun arkasında kesinlikle yeterince takdir edilmeme, onaylanmama ve görülmeme yatıyor. Yöneticinizin bu konudaki tutumu çok önemli olsa da mesai arkadaşlarınızın tutumları da oldukça önemlidir. Başarının takdir edilmediği çalışma ortamlarının yeterince sağlıklı olmadığını rahatlıkla söyleyebilirim.
Ama bunu bir noktada aşmak gerekiyor öyle değil mi? Size iş hayatının başlarında bazı beklentiler içinde olduğumu söylemiştim. Bu beklentiler bende büyük hayal kırıklıkları yaratmıştı. Bir iş yerimde ayrılma noktasına gelmiştim. Buradaki en büyük neden yöneticimin olumsuz tavırlarıydı. Bunu bir arkadaşıma anlatırken, bugüne kadar hiç bir takdir cümlesi duymadığımı dile getirmiştim. Arkadaşım bunu cımbızla çekip gözümü açmama sebep olmuştu. ‘Sen yöneticini zaten eleştiriyorsun, takdir etmediğin birinden neden takdir bekliyorsun?’ diye bir cümle benim bu konuya bakış açımı köklü bir şekilde değiştirmeme sebep oldu.
Sahi neydi benim zorum? Neden bu kadar takdir bekliyordum? Hem de takdir etmediğim birinden? Bunun çocukluktan geldiğini söylemiştim. İyi de ben artık çocuk değildim. Aslında takdir beklediğim noktada, takdir edilecek bir şey yaptığımın da farkındaydım. Eee demek yaptığım şeyin farkındaydım, takdir edilecek bir şey yaptım! Bu beklentimin çok doğal bir durum olduğunun farkındaydım. Sorun başarımın takdir edilmesini başka insanlara bağlamış olmamdı. Geriye tek bir şey kalıyordu, ben de onu yapmaya başladım. Ne mi yaptım? Kendimi takdir etmeye başladım. İrili ufaklı her başarımı kutladım. Kendimi kutlarken asla cimri olmadım. Duymak istediğim bütün övgü cümlelerini sıralamaya başladım kendime.
Gülmeyin ama gün içinde kendi sırtıma vurup ‘go girl’ dediğim bile oluyor. Bir noktadan sonra insanlardan tamamen takdir beklemeyi bıraktım. Kendi içimde olan kutlamalarım çok daha mutlu ediyordu beni. Tabi bu başkalarından takdir duyduğumda mutlu olmama engel değil. Ama takdir duyamadığımda asla bir beklenti içine girmemeyi öğrendim. Başarıları takdir etme konusunda bonkör olmayı öğrendim. Hatta kutlanacak her zaman bir şeyler bulmayı da başarabiliyorum. Bu arada yalandan kendimi takdir ettiğimi sakın düşünmeyin, sadece insanların önemsemediği küçük başarılarımı da kutlamayı öğrendim. Bu kendimle olan ilişkime yeni bir boyut kazandırdı. Her şeyden önce küçük şeylerden daha mutlu olmayı öğrendim. Sonuçta kendi kendime mutlu olmanın ve motivasyonumu arttırmanın kimse zararı yoktu =)
Yönetici olunca bu konuda ekiplerime karşı da bonkör oldum. İnsanların takdir edilecek yönlerini görüp paylaştığım zaman çoğunlukla ortama hemen pozitif bir hava hakim olur. Bunun her zaman çalışmadığına da şahit oldum. Bir arkadaşa ne zaman övgü dolu bir şey söylesem, yüzünde bana inanmayan bir tavır görüyordum. Bir süre onu gözlemledim ve sorunun ne olduğunu anladım. Daha önce çok fazla övgü duymaya alışkın olmadığı için ve kendini takdir etmeyi bilmediği için benim sözlerim ona yapay geliyordu ve bana inanmıyordu. Oysa gerçekten özel yetenekleri olan biriydi ve onun iyi olduğu yönleri parlatmaya çalışıyordum. Ona bu durumu bir gün açık açık söyledim. Önce çok şaşırdı ve bir şey söylemedi. Sonra hiç bir yöneticisinden böyle yorumlar almadığını söyledi. Zamanla bu konuda kendini geliştirdi ve övgü almayı ve kendini takdir etmeyi öğrendi.
Sizi sizden daha iyi tanıyan biri olmaz bu hayatta! Neyi başarıp başarmadığınız konusunda kendinize objektif olun. Küçük başarıların da övgüye ihtiyacı olduğunu unutmayın. Kendi motivasyonunuzu yükseltmeyi başkasına bırakmayın ve kendi işinizi kendiniz yapın.
Esen kalın!
Comments