top of page
Defterler

Subscribe to Newsletter
Practical productivity tips, valuable life advice, and top industry insights—delivered straight to your inbox every week with our newsletter!

Bir Dili Akıcı Şekilde Konuşmak

Güncelleme tarihi: 24 Tem 2024



ree

Yurt dışına tatile gitmişsin, bir kafede oturuyorsun. Kendi kendine kahveni yudumlarken, biri gelip İngilizce bir şeyler dedi. Ne dediğini anlıyorsun ama kemküm deyip doğru düzgün cevap veremeden muhabbet kapanıyor. Oysa ne iyi olurdu birisiyle tanışıp biraz muhabbet etmek! Ya da iş yerinde yabancıların da katıldığı bir toplantıdasın. Konuyu veya cevabı çok iyi bilmene rağmen, şöyle göğsünü gere gere konuşamıyorsun. Konuşmayı bırak, konu bana gelir diye kalp çarpıntısı yaşıyorsun. Toplantı bitince kendine kızıp hayıflanıyorsun. O çok istediğin yurt dışı iş imkanın hayalini bile kuramıyorsun. İngilizce iş görüşmesi yapmanın düşüncesi bile sende panik atak yapıyor.

Yok mu dİl öğrenmenİn bİr yolu?

Öncelikle yabancı bir dil öğrenmenin çok kolay olmadığını düşünenlerdenim. Yani o kadar kolay olsaydı bu kadar insan zorlanmazdı değil mi? E ama milyonlarca insan iki hatta ikiden fazla dil biliyor. Neydi onları bizden farklı kılan?

Polİglotları İncelemek lazım.

Biz bir dili öğrenirken bu kadar zorlanırken, poliglotlar nasıl oluyorda 3 ay içinde bir dili akıcı şekilce konuşabiliyorlardı? Özel bir yetenekleri mi vardı? Çok mu zekiler? Çok mu çalışkanlar? Bir sırları olmalı değil mi? Aslında bunların hiç biri değil. Dil öğrenme konusunda tutkulu insanlar oluyorlar. Kendi kendilerine güçlü nedenler buluyorlar ve kendi stratejileridoğrultusunda istedikleri dili öğreniyorlar. Açık konuşmak gerekirse bize o kadar tutku da lazım değil. Günün sonunda hepi topu bir dili akıcı konuşmak istiyoruz. Amacımıza ulaşana kadar çok tutkuluymuş gibi rol yapıp kendimizi kandırabiliriz!

Neydİ bu stratejİler?

Dil öğrenmenin bir tane yolu olmadığı kesin. Kimisi oyunlardan, kimisi filmlerden, kimisi de müzik ile İngilizce bariyerini aşıyor. Aslında temel konu yine tutkuya geliyor. Eğer oyun oynama konusunda tutkunuz varsa ve o oyun sadece İngilizce oynanıyorsa, oyun şahane İngilizce bahane kafasıyla çaktırmadan İngilizce öğrenmeye başlıyorsunuz. Bunlar doğal yollarla öğrenme kategorisinde değerlendiriliyor. Okulda veya kursta eğitim alarak da öğrenmiş olabilirsiniz. İngilizce seviyenizi bir noktaya kadar getirmiş olabilirsiniz. Ama bu sizin akıcı İngilizce konuşabildiğiniz anlamına gelmiyor. Yani İngilizce seviyeniz testlerde B2 çıkabilir ama iş konuşmaya gelince B1 hatta bazen A2 seviyesinde konuşuyor olabilirsiniz. Hatta o seviyede bile akıcı olmayabilirsiniz.

İşin aslı, akıcı konuşmak İngilizce seviyenizden bağımsız bir durum. Pekala A1-A2 seviyesinde, seviyenize uygun akıcı konuşabilirsiniz. Fakat seviyeniz B1 (pre intermediate) civarında ise, günlük hayata karışıp kendinizi ifade edebildiğiniz varsayılıyor. Yani yazının başında söylediğim bir çok örneği B1 seviyesinde akıcı konuşma yetenekleriyle yapabiliyorsunuz. Örneğin bir çok ülkede vatandaşlık ve sınırsız oturum için beklenen dil beceresi B1 olarak belirlenmiştir. O zaman akıcı konuşmak için ilk hedefimizi, dil seviyemizi B1 yapmak olabilir. Benim seviyem B1'den yüksek ama ben yine akıcı konuşamıyorum diyorsanız, yazının devamına geçebiliriz.

Takip ettiğim bütün poligotlar değişik yollarla aynı şeyden bahsediyor. Akıcı konuşabilmek için geliştirilmesi gereken 3 yetenek var. Önem sırasına göre:

  1. Telaffuz (Pronunciation): Hepimiz İngilizce öğrenirken bu kısmı es geçerek öğreniyoruz. Toplum olarak konuşamamamızın en temel nedenlerinden biri olduğunu düşünüyorum. Kelimeyi tanıyoruz, anlamını biliyoruz, nasıl kullanılacağına kadar öğreniyoruz. Ama doğru telaffuz edemiyorsak, konuşmanın önündeki en önemli engel olabiliyor. O kelimenin ağzınızdan çıkışına kulağınız aşina değilse, binlerce cümlede de kullansanız o kelime tam anlamıysa sizin olmuyor. Yeni bir kelimenin tamamen size ait olması için, sizin o kelimenin telaffuzunu da çok iyi biliyor olmalısınız. Ayrıca her dil de olduğu gibi İngilizce’de de fonetik alfebe var. Bunu öğrenince kelimelerin okunuşlarını öğrenebilirsiniz.

  2. Kelime Dağarcığı (Vocabulary): Kelimeler dillerin en temel yapı taşıdır. Kelime hazneniz ne kadar zenginse, kendinizi o kadar iyi ifade edersiniz. Günlük hayata karışıp, temel seviyede konuşabilmek için en temel ilk 1k kelimeyi öğrenmelisiniz. Kelime hazneniz 3k civarına çıktığında, konuşabildiğiniz konu kapsamı oldukça artıyor. Bir arkadaş edinip sohbet edebilirsiniz. Hatta o çok istediğiniz yabancı şirkette bile çalışabilirsiniz. Dizileri, tv programlarını takip etmek isterseniz de, bilmeniz gereken kelime sayısı 5k-6k civarındadır. Eğer kitap okumak istiyorum derseniz de en az 9k-10k civarında bir kelime haznesine ihtiyacınız vardır. BBC’ye göre ana dili (native speakers) İngilizce olanlar 15k-20k arasında bir kelime haznesine sahiptir. Düzenli olarak kelime öğrenmemiz gerekiyor. Oxford sözlükte 171.146 kelime olduğuna göre, bizim için kelime öğrenmek hiç bitmeyen bir aktivite olmalı. En etkili kelime öğrenme yöntemi için bir sonraki yazıma göz atın!

  3. Dil Bilgisi (Grammar): Dikkat ederseniz ilk iki madde dilin temel parçası olan sözcüklerle alakalı: kelimeler ve telaffuzları. Temel seviye dil bilgisi bilmeden bu iki bilgi sizi bir yere götürmez. Kelimelerle anlamlı cümleler kurabilmek için dilin yapısını bilmek lazım. Dil bilgisi dil öğrenmenin matematiğidir. Bunun için bir gramer kitabı edinmelisiniz. Gabriel Wyner’ın Fluent Forever kitabında bir çok dil için gramer kitabı önerisi mevcut. Eğer öğrenmek istediğiniz dil İngilizce ise ‘Grammar in Use’ İngilizcenin incili sayılıyor. Kendi seviyenize uygun olanı edinerek işe başlayabilirsiniz.

Bu saydığım üç maddeyi içeren 3–4 aylık bir çalışma temposunda İngilizcenizi farklı bir boyuta taşıyabilirsiniz. Yukarıda da anlattığım gibi işe fonetik alfabeyi öğrenmekle başlayın. Arkasından kelime dağarcığınızı düzenli olarak geliştirecek aktiviteler yapım. Olmazsa olmaz aktivite dinleme pratikleridir. Dinleme en temel pasif dil geliştirme becerisidir. Pasif olan dinleme becerisini aktif hale getirdiğinizde hem telaffuz, hem kelime ve dilbilgisi becerileriniz artıcaktır.

Aktİf dİnleme nedİr?

Sevdiğiniz bir konuda çok uzun olmayan 3–5 dakikalık bir video seçin. Bir sefer dinleyip ne anlayıp anlamadığınıza odaklanın. İkinci sefer dinlemede ise alt yazı ile konuya biraz daha girmeye çalışın. Daha sonra dinlemede bilmediğiniz kelimelere odaklanın. Daha sonra kelimelerin telafuz ve manalarına çalışın. Daha sonra kelimeleri bilmenize rağmen anlamadığınız bir cümle varsa orada bilmediğiniz bir gramer konusu olabilir. Bu konuda chatgpt gibi araçları kullanıp, cümleyi gramer açısından analiz ettirin. Bütün metni anlayınca yeniden dinlemeler yapın ve cümleleri tekrar edin. Videoya tamamen hakim olana kadar üzerine çalışın. Uzun bir çalışma olduğu için bir videoyu bir günde bitiremeyebilirsiniz. Bu yüzden videonun bitmesine odaklanmaktansa hergün çalışmaya odaklanın. Biraz meşakkatli bir çalışma gibi görünse de emin olun 3–5 video sonra bile farkı hissedeceksiniz.

Son olarak aslında dil öğrenmenin çok eğlenceli bir süreç olduğunu unutmayın. Yani ana diliniz de dahil olmak üzere bir dili öğrendim ve bitti diye bir durum yok. Dil yaşayan bir şeydir ve siz de bu yaşama ayak uydurmalısınız. Dil öğrenmeyi günlük çalışma rutininizin bir parçası yapmaya çalışın.


Bir sonraki yazıya kadar esen kalın 👋

 
 
 

Yorumlar


bottom of page